İnsala doğa ve toplum arasındaki ilikiyi dile getirir, bilimsel açıdan bilincine varılmış ve böylelikle egemen olunmuş zorunluluk olarak tanımlanır.
Zorunluluk doğanın ve toplumun nesnel yasaları arasındaki ilişkiyi dile getirir. Zorunluluk doğanın ve toplumun nesnel yasalarıyla, özgürlükse insanın doğa ve ve tolumla olan ilişkilerinde elde ettiği bilgi sürecinde var olur.Kimi zorunluklar bilincine varılmakla ortadan kaldırılabileceği gibi kimi zorunluklar da bilincine varılmakla yararlı bir duruma dönüştürülebilirler,bu dönüştürme o zorunluklara karşı özgürleşmeyi gerçekleştirir.Örneğin insanlar yakın bir tarihe kadar ekonomik evrimi yöneten yasaları bilmiyorlardı. Ekonomik evrim insan iradesinden bağımsız olarak işliyordu.Bilgisiz ve kaderci mantık yaşamlarını talihe adayarak yaşıyorlardı.İçinde yaşadıkları ve zorunlu saydıkları toplumsal düzenlerinin, inançlarının, hukuklarının, düşünce ve törelerinin, devlet biçimlerinin vb. ekonomik yasalarla belirlenen alt yapının yansımasından başka bir şey olmadığını bilmiyorlardı. Bu yasaları bulup tanıyınca ve onların bilgisini edinince onlardan kurtulmuş olmadılar ama onlara egemen olmaya başladılar.Onları hizmetlerine koydular.Toplumcu tolumdada zorulu ve nesnel ekonomik yasalar vardır, toplumcu toplumunda üst yapısı bu bu yasalarla belirlenir, ama artık bu yasalar toplumcu bir toplumda insanların hizmetine koşulmuştur,insanlar bu yasalardan zarar görmekte değil yararlanmaktadırlar.Zorunluluk kavramı,doğasal ve toplumsal yasaların bir dile getirilişi olmakla yasa kavramıyla bağlantılıdır.Yasalar nesneldirler,bagımsız ve zorunludurlar, insanlar tarafından yaratılamazlar yok edilemezler.Ama insanlar bu yasaların işleyişi için gerekli bulunan koşulları yaratabilirler ve yok edebilirler, böyleliklede onlardan kurtulmuş olabilirler.Çünkü gelişme sürecini daima insandan bağımsız olan yasalar belirler.
İnsan nesnel koşulları kendi hizmetine koşar.Doğasal ve toplumsal yasaların bilgi ve bilinçle kavranması ,insanların hizmetine koşulması onların nesnel ve belirleyici niteliklerini ortadan kaldıramaz ama aerodinmiği bularak genel çekimi alt ederler ve göklere yüksele bilen uçaklar yaparlar.İnsan için zorunluk ,böylece kendi gelişmesini yönetme özgürlüğüne dönüşmüş olur.İnsanlar genel çekimin bilgisini edinmeselerdi aerodinamiği bulup onu alt edemezlerdi.
Demek ki özgürlük, bilgisi edinilmiş bir zoruluktur;başka bir deyişle bilgisine varılarak zorunluluğun altedilişidir.
Tarihsel süreçte özgürlüğün yok edilmesi ,egemen sınıflar için daima kendi ayrıcalıklarının kaldırılması anlamında kullanılmıştır.Örneğin feodallere göre kapitalizm ,özgürlüğü yok etmiştir.Gene örneğin kapitalizm ,emeğini satabilecek işçi bulabilmek için toprak kölelerini özgür kılmıştır.Bu olay için Marx"hemde öylesine özgür ki özgürlüğündende bile özgür" der,"şimdi artık köle serbesttir,hemde öylesine serbesttirki eğer malına alıcı bulamayıp işsiz kalırsa bu acayip özgürlük rejiminin zorunluluğu altında ailesiyyle ölmektede serbesttir".
Özgürlüğün olabilmesi için toplumun itici gücü ihtiyaç ve bu ihtiyacın zorladığı zorunlu çalışma olmamalıdır.Gerçek özgürlüğün egemenliği bu zorunluluğun bittiği yerde başlar:özgürlüğün egemenliği ,insanların dıştan bir zorlamayla çalışmalarının bittiği yerde başlar.... İnsan, ihtiyaçla bunalımın dürtüsü olmadan çalışmalı ve yaratmalıdır.Canı sıkılmadan ,kendini yıpratmadan ,zorlanmadan,zevkle ve insanca çalışmalı ve yaratmalıdır.
Öleden sonra balık tutabilmeli ,akşam hayvan yetiştirip yemekten sonra eleştiri yapabilmelidir.